Okul Bitti 2023 – İş Hayatı Başladı 2024

2019 yılından beri her yılın sonunda bir an durup düşünmeye alıştım. Bu sene nasıl geçti, nasıl değerlendirdim, daha iyi olabilir miydi? Kötü yanlarımı nasıl telafi edebilirdim, kötü taraflarımdan dersler çıkarabildim mi diye kendime soruyorum. Daha sonra kısa notlar halinde düşüncelerimi blog sayfamda paylaşmak benim için çok değerli bir deneyim oluyor. Geçmişe bakıp, ‘Aa evet, böyle bir şey olmuştu,’ diyorum. Şimdi sıra 2023’te ve şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Ne muhteşem bir yıl oldu! 2024 hedeflerim ise, muazzam desem yeridir.

Öncelikle, artık okul hayatım sona erdi. Allah’ım, sonunda oradan kurtuldum. Eğitim hayatını hiçbir zaman sevemedim. Başarısız bir öğrenci de olmadım; aksine, üniversiteden 3.10 ortalamayla mezun oldum. Çalışmayı ve yeni şeyler öğrenmeyi severim, bu konuda bir sıkıntım yok. Ancak, ‘Sen şu derslere çalışacaksın’ şeklinde zorunlu hale getirilmesi gerçekten iğrenç bir durum. İnsanlar iğrenç, okul hocaları iğrenç. Başka nasıl tarif edebilirim, bilmiyorum.

İş hayatım başladı ve şu anda tek bir hedefim var: ‘Bir alanda uzmanlaşmak’. Zamanla, diğer alanlara da yönelmeyi planlıyorum, fakat şu an için gece gündüz iOS geliştirme alanına odaklanmak benim için çok keyif verici.

İş Hayatında Vakıfbank ve Benim Tecrübelerim

omerfarukozturk.com

Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Çok ilginç geliyor bazen hayat. Şimdi 2022-2023 blog yazımı okuyorum da Bootcamp den sonra tek amacım staja gitmekti şimdi oranın personeli olarak çalışıyorum. Nasıl tarif edilebilir ki bu durum? Nerden anlatmaya başlayabilirim ki?

Staj Hayatında Vakıfbank

Finallerimin Ocak ayında bitmesiyle okul hayatım tamamen sona erdi ve Şubat ayında staj için İstanbul’a geldim. Daha önce de İstanbul’a gelmiş olmama rağmen, ilk defa bu kadar uzun süre kalmak benim için çok farklı bir deneyim oldu. Şehir çok kalabalık ve trafik berbat. Tuzla’da bir arkadaşımın evinde kalıyorum ve Ümraniye’ye gitmek için yola çıkıyorum. Yol toplamda iki saat sürüyor; gidiş dönüş toplam dört saat. Gerçekten iğrenç bir durum. Telefonumun interneti sürekli YouTube, Netflix gibi platformlardan bir şeyler izleyerek tükeniyor; yoksa o yol nasıl geçer ki? Tabii ki mide bulantısı ve sürekli dur-kalklar da cabası. Hatırladıkça kötü oluyorum. 😀

İlk gün, Marmaray ve otobüs kullanarak kendi başıma gittim ve Ümraniye’de ilk indiğim anı, o yüksek plazaları gördüğüm zamanı hatırlıyorum. Ümraniye’ye varana kadar, isimlerini sürekli duyduğum şirketlerin ofislerini görmek de gerçekten etkileyiciydi. Vakıfbank’ın genel müdürlüğü Şubat ayında Ümraniye’deydi, sonra İstanbul Finans Merkezi’ne taşındı. Orayı sonra anlatırım. Ancak altyapı binası, genel müdürlüğün karşısında başka bir binada yer alıyor ve orası EBİS olarak biliniyor. EBİS, çok büyük, 9-10 katlı bir yer. Tabii genel müdürlük binası, onun en az iki katı yüksekliğinde. 😀 Ebis daha taşınmadı ama yakında bizler de İstanbul Finans Merkezi’ne geçeceğiz.

İlk kez EBİS’e girdiğimde ‘staj için geldim’ dediğimde kendimi iyi hissettiğimi hatırlıyorum. Sabah 9’da mesai başlıyor ve ben mümkün olduğunca erken gitmiştim. O saatlerde pek personel yoktu. Teknik müdürüm ve genel müdürüm de o sırada orada değillerdi. Mobil ekipten biri bana, ‘Ömer, Retro’muz olacak, sen de bize eşlik et, toplantı odasına gidelim’ dedi. ‘Retro’ ne olduğunu bilmiyordum, ama o an çok mutlu olmuştum. Her Sprint’in sonunda Retro yapılırmış ve Sprint’in nasıl geçtiği yorumlanırmış. Peki ya Sprint neydi? 😀

Bu kavramları aslında okulda Yazılım Mühendisliği dersinde öğrenmemiz gerekiyordu, ama maalesef ki, iş hayatında kullanılan Scrum-Agile yöntemini daha iyi öğretselerdi keşke, diye düşündüm. Zaten daha önce staj yaptığım Mergen Yazılım’da bu yöntemler pek kullanılmıyordu. Orada genellikle ‘iş geldi, yapıp geçelim’ modundaydılar. Bu durumu kötülemek için söylemiyorum, gerçekten sıkıntı yok, çünkü Vakıfbank’ta staj yaparken gördüm ki, sadece iOS ekibinde 15 kişi çalışıyor ve mobil ekip 50-60 kişiye ulaşıyor. Altyapı ekibinin sayısı ise yaklaşık 1100 civarında. Yani ‘yap geç’ mantığının burada işlemesi pek beklenmez. 😀

İş Hayatına Başlangıç ve Vakıfbank

omerfarukozturk.com

Stajım bitene kadar kendimi sürekli ispatlamaya çalıştım. ‘İşe alınırsam ne güzel, alınmazsam da hayırlısı’ diye düşünüyordum. Bir gün müdürüm beni yanına çağırdı ve, ‘Ömer, senin başka dersin kalmadı, değil mi?’ diye sordu. İçim kıpır kıpır ‘Evet’ dedim. ‘Diplomayı en geç ne zaman alabilirsin?’ diye sordu. ‘Fazla sürmez, 1-2 hafta içinde e-devlete yansır’ dedim. ‘Tamam, yansıyınca haber et bana’ demişti.

O an gerçekten mutlu olmuştum, ama sonra anladım ki, bootcamp’ten sonra teknik mülakata girmiş ve geçmiştim. İnsan kaynaklarının mülakatına girmemiştim. Müdürüm, ‘Biz zaten seni işe alacaktık, ama senin bir pürüzün vardı, o da stajındı. Stajın bitti, şimdi sürecin başlayabilir’ demişti. O an çok daha mutlu oldum.

Her şey kesinleşmiş olmasına rağmen, işe başlamak için iki ay kadar beklemek zorunda kaldım. Bu süre içinde endişeleniyordum; ‘Acaba bir sorun mu oldu, mesaj atsam mı, yoksa atmasam mı daha iyi olur, acaba işe almayacaklar mı?’ gibi sorular kafamı çok meşgul ediyordu. Şubat ayında stajım bitmişti ve ilk iş günüm 22 Mayıs’tı. O bekleyiş gerçekten yorucuydu. Ancak bu süre zarfında boş durmadım. GPT-4’ü satın almıştım ve o dönemde yoğun bir şekilde Go ve iOS üzerine çalışıyordum. Ah, ne günlerdi!

Kurumsal İş Hayatı

Artık beyaz yakalı bir çalışan olarak hoşgeldin paketimi aldım. Bana 16 inç M1 Pro bir Mac verildi ve program kurulumlarına başlandı. Programların yüklenmesi tam iki hafta sürdü. Bu süreç zaman zaman sıkıcı olsa da, tecrübeli insanlarla sohbet etmek oldukça keyifliydi.

İlk projemdeki görevimi düşünüyorum; zordu, gerçekten zordu. Hayatımda ilk defa bu kadar büyük bir projeyle karşılaşıyordum. Mergen’deki hastane yazılımı projemizi büyük sanıyordum ama bu projenin yanında o, devenin yanındaki bir kulak gibi kalıyordu. Kötü yazılan kodların sürekli refactor edilmesi, mimari açıdan yaklaşımların değerlendirilmesi, sürekli yeni projelerin geliştirilmesi ve Scrum-Agile metodolojisinin tam anlamıyla kullanılması; hepsi bir arada. Ne denilebilir ki, her gün yeni bir deneyim!

Bana demişlerdi ki, ‘Ömer burada biz iOS yazmıyoruz. Biz Vakıfbank kodluyoruz.’ Gerçekten de böyleydi. Sanki Vakıfbank adında bir yazılım diliyle uğraşıyoruz gibi her şeyi özelleştirip projeye dahil etmeye çalışmışlar önceden. Biz de bu yapıları kullanarak uygulamaya yeni özellikler kazandırmaya çalışıyoruz.

Artık Aralık ayı bitti ve geriye dönüp baktığımda, işte geçirdiğim yedi ayı geride bırakmışım. İnsana alışmak ne de kolay oluyor; şimdi kendimi oranın bir parçası olarak görüyorum. Verilen her görevi yerine getiriyorum, toplantılarda aktif olarak söz alıyorum. İşe başladığım ilk günlerdeki heyecan çok farklıydı, şimdi ise normal bir çalışan olarak hayatıma devam ediyorum.

İş hayatımdaki çalışma arkadaşlarım son derece efendi ve kibar insanlar. Üstlerim, yani proje yöneticim, teknik müdürüm ve genel müdürüm, gerçekten iyi insanlar. Açıkçası, bu kadar güzel bir ortam beklemiyordum. İnsan kaynakları ekibi ve teknik ekip gibi diğer bölümler de saygılı insanlarla dolu. Mobil bankacılık, bankanın görünen yüzü olabilir, ama gerçekte çok daha fazlası var. Örneğin, iOS mobil bankacılığın en ön yüzü olarak görünse de, arka planda 1000’den fazla personel çalışıyor. Pek çok insanın ve ondan fazla müdürlüğün katkısı var. Bu kurumsal yapı içinde çalışmak ve deneyimlemek gerçekten harika bir his.

Son Olarak Vakıfbank İle İlgili

omerfarukozturk.com

Bootcamp’ten gelmemiz, bizim için her zaman bir avantaj oldu. Vakıfbank ilk defa Bootcamp düzenledi ve bu programdan işe alınan ilk kişiler biz olduk: ben ve üç arkadaşım. Daha sonra bir arkadaşım işten ayrılma kararı aldı ve şu an üç kişi olarak yolumuza devam ediyoruz. Vakıfbank bünyesinde çalışırken, ‘Buraya nasıl girdin?’ diye sorulduğunda, ‘Bootcamp sayesinde’ diye cevap veriyorum. Bu cevabım her zaman olumlu bir tepkiyle karşılanıyor.

Vakıfbank, bizden sonra bir bootcamp daha düzenlemeye karar verdi, bu sefer FullStack odaklı; Angular ve C# .NET üzerine. Ancak bize, Vakıfbank’ı yeni katılanlara anlatmamız için bir sunum hazırlama görevi verdiler. Sunum yaparken kendime, ‘Ömer, sen ne yapıyorsun şu anda?’ diye sordum. Öğrenciler sorular soruyor, ‘Vakıfbank nasıl bir yer?’ gibi, ve ben şimdi oranın bir personeli olarak soruları cevaplıyorum. Gerçekten inanılmaz bir duygu!

Teknik Müdürüm, bana uzun dönemli bir stajyer arkadaş verdi. Çok efendi ve saygılı bir arkadaş. Başlangıçta, staj zamanımda Doruk adında birisi vardı; o artık işten ayrıldı ama çok tecrübeliydi. Benim iOS alanında henüz bir yılım bile dolmadı. Ancak stajyer arkadaşın sorduğu her soru, daha önce benim de sorduğum sorulardı. Bu durum gerçekten çok ilginçti. Aynı yollardan geçmek işte böyle bir şeydi. Bilmediğimiz noktalarda beraber araştırmak da ayrıca güzeldi. Ben de aynı yollardan geçtiğim için, onun stajının çok verimli geçmesi için elimden geleni yaptım. Umarım o da benimle çalışmaktan memnun kalmıştır.

Son olarak ve en ilginç olayı anlatayım. Vakıfbank, benimle ve Bootcamp’ten bir arkadaşımla röportaj yaptı. Bootcamp ile ilgili sorular sordular ve bu röportaj, Vakıfbank’ın kendi dergisi ‘Vakıfbank-Bizim Yerimiz’de yayımlanacak. Henüz yayımlanmadı ama Bootcamp’in nasıl olduğu, Vakıfbank’ta deneyimlerimiz, hedeflerimiz gibi birçok konuda sorular yöneltildi. Gerçekten, bu geçen 2023 yılı inanılmaz bir yıldı. Ne söylense, ne ifade edilse, kelimeler bu yılın getirdiği deneyimleri anlatmaya yetmez.

Şu anda Vakıfbank’ta uygulama geliştirirken, Türkiye’de 10 milyondan fazla aktif kullanıcıya hizmet vermek ve genellikle memur kesimin bu uygulamayı kullanmasını görmek beni mutlu ediyor. Kullanıcıların hayatlarına dokunan, onlar tarafından aktif olarak kullanılan bir uygulamada kod yazmak, ne kadar basit bir işlem de olsa, gerçekten güzel bir deneyim. Türkiye’nin en büyük ikinci bankası olarak, Vakıfbank’ı her iki kişiden biri muhakkak duymuştur. 17 binden fazla personeli ve 1000’den fazla şubesiyle, bu büyük kurumun bir parçası olmak, bana her anlamda büyük bir gelişim sağladı.

Hobiler

omerfarukozturk.com

Eskişehir’deki hayatım sona erdikten sonra maalesef müzikle ilgili aktivitelerime ara vermek zorunda kaldım. Apartmanda ney çalamıyorum ve çevremde ney üfleyebileceğim bir yer de yok. Bu durum beni oldukça zorluyor. Ancak 2024 yılında müziğe tekrar önem vermeyi planlıyorum. Mac’e geçtikten sonra oyun oynamayı da bıraktım ve oyun dünyasından tamamen koptum; bu durumdan oldukça memnunum. Ancak kitap okuma alışkanlığımı da kaybettim, ki bu gerçekten kötü bir şey. 2024’te kitap okumaya daha fazla zaman ayırmayı hedefliyorum, söz.

Dizi olarak çok fazla bir şey izlemedim, ama aklımda kalanlar Breaking Bad ve Game of Thrones oldu. İki diziyi de daha önce izlemediğim için, özellikle Game of Thrones’u hiçbir spoiler olmadan izlemek çok keyifliydi. 2024 hedeflerimden biri de Game of Thrones kitap serisine başlamak; şu anda ilk kitap masamın üzerinde bana bakıyor, diyebilirim 😀

Blog sayfamı ise tamamen ihmal ettim. Domain süresinin dolduğunu bile siteye girdiğimde fark ettim. Neyse ki 15 gün içinde fark ettiğim için yeniden aktifleştirmem dert olmadı, yoksa büyük sıkıntılar başlayabilirdi.

Sosyal İlişkiler ve Arkadaşlıklar

Doğruyu söylemek gerekirse, bu yıl eski arkadaşlarımla pek fazla iletişimim olmadı. Yeni arkadaşlarım da çok olmadı. Bu yıl daha çok kendi iç dünyamda geçti ve tek amacım, mesleki anlamda başarıya ulaşmaktı. Bu nedenle, insanlardan uzak bir yıl geçirdim diyebilirim.

Evet, bu biraz sıkıntılıydı, çünkü çoğunlukla uzaktan çalışıyorum ve iki ayda sadece beş gün ofiste olmam bekleniyor. İstanbul’a çok nadiren gidiyorum ve genellikle evdeyim yani Ankara’da. Mesleki hedeflerim nedeniyle spor yapmaya da vakit ayıramadım. Ancak 2024 yılı için spor yapmayı hedefliyorum. 2023 yılı, büyük ölçüde evde geçen bir yıl oldu. Pişman mıyım? Hayır, çünkü bu yılın böyle geçmesi gerekiyordu.

İstanbul’a nadiren gidiyorum dedim ve bu süre zarfında ben Vakıfbank’ın kendi misafirhanesinde konaklıyorum. Yoksa zaten otelde vs. kalmak imkansız. Ev kiralarını zaten geçiyorum direkt. Misafirhanede tanıştığım arkadaşlıklar da gayet güzeldi. Günlük hayatta muhabbet olmasa da orada denk geldikçe kurulan muhabbetler de gayet güzeldi.

2023 Yılında Geçen Büyük Sıkıntılar

omerfarukozturk.com

6 Şubatta yüz yılın en büyük doğal felaketini yaşadık. Depremde 50 binden fazla insanımızı kaybettik. Sadece bir ilde değil 5-6 farklı ilde depremi hissettik. Binlerce binamız yıkıldı. Söylenecek hiçbir söz yok. Deprem tam stajım sırasında İstanbul’dayken yaşandı. Allah beterini korusun ama bu deprem İstanbulda ya olsaydı, diye sordurttu. Allah bir daha böyle bir facia yaşatmasın bizlere. Umarım dersini alırız ve bir daha böyle bir sıkıntı yaşamayız. Deprem haftasında hiçkimse işine odaklanamamıştı. Çok kötü günlerdi.

İsrail – Filistin savaşının da son durumu çok kötü. Çocukların bacakları gövdeleri kopuyor ve internette bu videolar hep karşımıza çıkıyor. Duygu diye bir şey kalmadı. Bu sene gerçekten ölüme doyduk. Ölüm haberini her gördüğümüzde içimiz sızlıyordu, gözümüzden yaş geliyordu. Şimdi ise artık hissetmiyoruz bile. Çocukların, yaşlıların zalimce katledildiği bir savaşta hep suçluların Filistin olduğu bir dünyadayız. Dünya son derece İsrail’i destekliyor ve Filistin’i terör olarak nitelendiriyor. Ne diyelim, Zalimler için Yaşasın Cehennem.

Yılın son günlerinde yaşanan 12 şehit haberi, bizlere bulunduğumuz coğrafyanın gerçeklerini bir kez daha hatırlattı. Bu yürek yakan haber, bize daha güçlü olmamız gerektiğini hissettirdi. Ortadoğu’da yaşananlar, bu tür haberlerin bir gün Türkiye’ye de ulaşacağını sadece söylemekle kalmıyor, adeta bağırıyor. Güçlü olmak zorundayız. Meclisimizin, eğitim ve sağlık sistemimizin, ekonomimizin güçlü olması gerekiyor. Bakanlıklarımızın ve belediyelerimizin de güçlü olması şart. Ülke olarak parayı israf etmemeli, her daim planlı ve programlı olmalıyız. (Benim hala umudum var bu ülkeye)

Son olarak, değerli anneannemi 21 Aralık günü kaybettik. Allah rahmet eylesin. Ölüm, hayatın kaçınılmaz bir gerçeği olarak bize, bu dünyanın fani, ahiretin ise baki olduğunu hatırlatıyor. Ölümün değişmez olduğunu ve gerçek hayatın bu dünya olmadığını anlamamız gerekiyor. Bu yüzden daha inançlı ve Müslümanca bir yaşam sürdürmek önemli. Peygamberimizin de dediği gibi, ‘Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış, yarın ölecekmiş gibi de ahirete çalış.’ 2024 yılı hedeflerimden biri, İslam’ı daha iyi öğrenmek oldu.

2024 Yılı Hedefler ve Beklentiler

2023 yılı beklentilerimi okuduğumda bazı hedeflerin 2024 yılına sarkmasını görmek çok üzdü beni ancak yapacak hiçbir şey yok gerçekten. O yıl içerisinde bazı önemli aksiyonlar oluyor ve o aksiyonlar perspektifinde yılı değerlendiriyoruz. Aynı anda hepsini yapacak hem imkanım olmuyor hem maddi açıdan yetersiz oluyorum. Toparlayacak olursam 2024’ü şu şekilde anlatabilirim:

App Store Uygulama Yayımlama Hedefi

omerfarukozturk.com

2023 yılında iş hayatımdaki her boş anımda tek hedefim, bir uygulama yayımlamak oldu. Sürekli yeni hedefler ve planlar belirledim. Ancak her seferinde teknik sorunlarla karşılaştım. Örnek olarak backend konusunu verebilirim.

Başlangıçta, iOS’un kendi yerel veritabanını kullanmaya karar verdim; yani CoreData. CoreData’yı projeme entegre etmeye çalıştım. Ancak Apple’ın SwiftData’yı yeni çıkardığını fark ettim ve ‘Bu harika, bunu kullanmalıyım’ dedim. Core Data’yı tamamen kaldırıp SwiftData’ya geçtim. Sonra, NoSQL bir yerel veritabanı kullanmanın daha iyi olacağını düşündüm ve Firebase’i projeme entegre ettim. Tabi SwiftData’yı kaldırdım tamamen. Ancak Firebase’in bazı sorunları olduğunu gördüm ve başka alternatif aramaya başladım.

Realm Database karşıma çıktı ve Firebase’i tamamen silip Realm’i kurdum. Daha sonra, User tablosunun online bir veritabanında olmasının iyi olacağını düşündüm ve Apple’ın iCloud veritabanını denemek istedim. Ancak, iOS 17 için yeterli kaynağı bulamadığım için bu fikri iptal etmek zorunda kaldım. Son olarak, Realm’in MongoDB ile doğrudan iletişim kurabildiğini öğrendim ve projeme MongoDB’yi entegre ettim.

Bu, sadece backend için geçerliydi. Yıl boyunca sürekli AR-GE çalışmalarıyla geçti ve yeni şeyler keşfetmekle doluydu. Ancak temelimi sağlam bir şekilde attım. Şimdi hedefim, ilk App Store uygulamamı Ocak-Şubat aylarında yayımlamak. Ben uygulamamın çok basit olmasını istemedim. Yani sırf yayınlamak için yayınlansın demedim. İnsanların aktif bir şekilde kullanacağı bir dil uygulaması yayınlamak istedim. ChatGPT-Gemini gibi yapay zekaları kullanarak bir mobil dil öğrenme uygulaması. Hemde 20 farklı dil desteği ile okuma, dinleme, yazma ve konuşma egzersizlerin yapılabileceği bir dil öğrenme uygulaması. Kulağa fena gelmiyor değil mi?

Dil Öğrenimi

omerfarukozturk.com

Hem yazılım anlamında kendimi geliştirmek hem de İngilizcemi süper bir seviyeye çıkarmayı hedefliyorum. Bu, önceki hedeflerimden farklı bir şey. Yaşadığım bir sorunu örnek olarak anlatayım. Apple geliştirici hesabı açmak istedim. iPhone’daki ‘Developer’ uygulaması üzerinden direkt kayıt olunabiliyor. Ancak telefon, hiçbir şekilde kimlik fotoğrafımı algılamıyor ve ‘Fotoğraf net değil’ diyor. Üç kez denedim ve sonunda kayıt olma butonu pasif hale geldi.

Apple Türkiye, geliştirici hesap konusunda yardımcı olmuyor, doğrudan Apple ile iletişim kurmamız gerekiyor. Telefonla aramaya çekindim; korktum. Mail atmak istedim, ama dönüş olmadı. Tek çözüm Apple’ı aramak kaldı. Sistemde numaranı giriyorsun ve onlar seni 10 saniye içinde arıyorlar. ‘Hello’ diyerek telefonu açıyorlar, bu gerçekten etkileyici. Ancak İngilizce konuşmak beni çok geriyor.

İngilizce kursuna gitmeyeli bir seneyi geçti ve bu sürede hiç İngilizce konuşmadım. Telefonla ilk denememde derdimi anlatamadım. Allahtan buton tekrar aktif oldu ama yine kimlik algılanmadı. İkinci aramamda Google Translate’den aldığım notlarla kopya çekmeye çalıştım, ama yine tam anlatamadım ve telefon kapandı.

Üçüncü aramamda karşımdaki kişiler anlamadığımı fark edip mail atmayı teklif ettiler. Gelen maili de pek anlamadım, SEID numarası istiyorlardı. ‘Ne alakası var?’ diye düşündüm. Mail üzerinden bir yere upload etmem gerekiyordu.

Bunun üzerine gerçekten kötü hissettim. ‘Bunun için mi İngilizce bölüm okudum, Work and Travel’a gitmeyi düşündüm?’ diye kendi kendime sordum. Son şansımı denemek için tekrar aradım ve ne olduysa o anda anlamaya ve konuşmaya başladım. Otuz dakika boyunca iletişim halinde kaldım ve sorun çözüldü. Apple geliştirici hesabım açıldı ve bu bana büyük bir ders oldu.

İngilizcenin önemini bir kez daha anladım. Artık çok daha fazla çalışacağım.

Yabancı Ülke Ziyaretleri

Bundan sonra izinlerimi yurt dışı gezi yapmak için kullanacağım. Paramızın Dolar karşısında pek değeri yok ama bir şekilde pasif gelir elde edip, mesela uygulama geliştirmek gibi vs. Sürekli yurt dışına geziler düzenlemeye çalışacağım. Bundan sonra en büyük amacım artık bu. Araba satın almak felan değil. Gezmek istiyorum, hayatı öğrenmek istiyorum. 2024 yılında minimum 2 farklı ülkeye gitmek istiyorum.

Kitap Okuma

Kitap okumaya başlayacağım. Bu sene daha çok iki konu ağırlığında kitap okumayı planlıyorum. Biraz daha dini ağırlıklı kitaplar olmasını istiyorum. Sadece İslami değil de, diğer tüm dinleri de kapsayan şekilde dinleri okumak istiyorum. Tabii ağırlık İslamda. Bir yandan da Game of Thrones’un kitap serisine başlamayı hedefliyorum. Dizi de çok fazla açık saçık sahne var çok üzücü ama dizi çok sardı ya. Yani sürekli beklenmeyen sahneler felan diziye hayran bıraktı. Kitabınıda daha detaylı okumak istiyorum.

Müzik – Ney

İlk 6 ay içerisinde zor ama son 6 ay içerisinde Ney çalmaya ağırlık vermek istiyorum. Sanat müziği dinlemeyi özledim. İnsanı sakinleştirmesini özledim. Küçük çaplı müzik hedefler koymayı özledim. İlk 6 ay daha çok yer ve kurs araştırması yapacağım. Maalesef Eskişehir’de ki hocamdan uzak kalmak zorundayım. Elimde Kız ve Mansur neyler var. Tozlandılar iyice. İnşallah bir şey olmaz onlara. Çok üzülüyorum onları odamda her gördüğümde.

Askerlik

Mayıs ayında askere gideceğim. Bedelli olarak askerliğimi yerine getireceğim. Askerlik konusunda detayları sonra başka yazıda yazarım.

Başka Yok

Başka yok, ne güzel bir başlık değil mi? Gerçekten, 2024 için başka bir beklentim ya da hedefim yok. İş hayatına gelince, Vakıfbank’a girerken çok mutluydum ve şu anda Vakıfbank ile ilgili herhangi bir sıkıntım yok. Ancak biliyorum ki, bir süre sonra konfor alanına gireceğim ve rutin beni sıkacak. Yeni mezun olarak konfor alanına girmek en riskli şeylerden biri. Bu yüzden Vakıfbank’ta uzun süre kalmak istemediğimi söyleyebilirim. 2024 yılı içinde güzel bir fırsat çıkarsa değerlendirmeyi düşünüyorum, ancak şu an iş arayışında değilim, sadece kendimi geliştirmeye odaklanmak istiyorum.

Siyaset, ekonomi gibi konularla ilgili bir beklentim yok; bunlar benim için önemsiz. 2024 için tek bir amacım var: Yukarıda bahsettiğim planlarımı hayata geçirmek.

Üniversiteye başlarken kendime birkaç hedef koymuştum: 1 yıllık, 3 yıllık, 5 yıllık hedefler. Türkiye’de bu hedefleri gerçekleştirmek zor, bu yüzden her yıl için kısa ve gerçekçi hedefler belirleyerek donanımlı bir yıl geçirmek istiyorum. Planlar ve hedefler güzel; bakalım, her şey Allah’ın takdirinde.

Son Olarak Birkaç şey

omerfarukozturk.com

Uzun bir yazı oldu ama bu yazılar, kimse umursamasa bile, benim için altın değerinde. Geçmişe bakıp eski yazılarımı okuduğumda, ‘Aa, böyle bir şey yaşamışım’ demek çok güzel bir his. Bu deneyimi herkese tavsiye ederim.

İlk İstanbul maceramda ve iş deneyimlerimde gereksiz heyecanlı olduğumu düşünebilirsiniz, ama Ankara’da bir memur ailesinde büyüyen ve ortalama bir devlet üniversitesinde okuyan biri olarak şunu söyleyebilirim: Mergen’de çalışırken yazın tam zamanlı olarak asgari ücret alıyordum. Mezun olunca, ‘Gelin burada çalışın’ dediler ve asgari ücret 5500 iken 6000 teklif ettiler. Kira 3000 falan derken, maddi olarak zorlanacağım, spor veya Ney kursu gibi şeylere para yetiştiremeyeceğim ve ‘Herhalde yine aileden destek alacağım’ diye düşünüyordum. Öğrencilik devam ediyormuş gibi…

Üniversiteye başlamadan önce bize hep ‘İyi bir üniversite, iyi şartlarda çalışmayla eşdeğerdir, o yüzden test kitaplarına saldırın!’ denirdi. Ancak hayat, bunun böyle olmadığını gösterdi. Üniversitede iyi bir firmada çalışamayacağımı, geçinemeyeceğimi düşünüyordum. Ama hayat farklıymış. Şimdi durup bakınca, Boğaziçi, İTÜ, ODTÜ gibi prestijli üniversitelerden mezun insanlarla birlikte çalıştığımı görüyorum. Evet, bu insanlar gerçekten zeki ama biz de kesinlikle aptal değilmişiz diyorum. Hayat düşündüğümden çok farklıymış.

Eğitim sistemimizin ne kadar saçma olduğunu bir kez daha anladım. Hayat bana gösterdi ki, ne olursan ol, çalışmaya devam et. Allah gerçekten çalışana yardım ediyor. İyi eğitim imkanlarına sahip olmuş ve iyi liselerden mezun olmuş insanlar, sınav sistemini iyi öğrenip iyi ezber yaptıkları için benden daha zeki değiller. Onlar çok iyi sıralamaya girdiler diye benden çok zeki değiller. Bu, hayatın bana öğrettiği çok güzel bir ders oldu.

Uzun bir Yazı Ha!

Allah’ım nasip etti bootcamp ile Vakıfbank’da iş hayatım başladı. Hayatım değişti resmen. Sonra şunu anladım Türkiye’de en prestijli yerlerde çalışmak yani, Türk Hava Yolları, Trendyol, Hepsiburada, Vakıfbank gibi yerlerde çalışmak zor değilmiş. Okul hayatım korku ve endişeyle geçti; işe giremeyen arkadaşlarımı gördükçe korkuyordum. Ben hiç işe giremem diye korkuyordum. Yazılım çok zor geliyor bana diyordum.

Şimdi ise tamamen farklı bir dünyadayım. Kendime iPhone 15 Pro Max aldım; hava atmak için değil yemin ederim, sadece maddi olarak rahat olduğum için alabildim. Kira veya trafik gibi derdim yok. Bedelli askerlik için paramı yatırdım ve Mayıs’ta askere gideceğim. Artık para biriktirebiliyorum ve pasif gelir elde edebilirsem yurt dışına seyahat etmeyi planlıyorum. Şu anki durumuma şükrediyorum, okul zamanlarında bu kadar iyi bir durumda olacağımı hayal bile edemezdim.

Meslek hayatımda ilerledikçe, bilgi kazandıkça ‘zor’ diye bir şeyin olmadığını anladım. Bir alanda uzmanlaşmanın getirdiği özgüveni diğer insanlarda da gözlemledim. Bu yüzden daha fazla çalışmaya karar verdim ve konfor alanına girmemeye kararlıyım. Bilgi arttıkça, şirketlerin bizi seçmek yerine bizim şirket seçtiğimizi fark ettim.

Torpilsiz olarak işe girmenin mümkün olduğunu ve özel şirketlerde çalışmanın sunduğu imkanları gördüm. Yan haklar nedir, yemek kartı, özel sağlık sigortası gibi avantajları öğrendim. Memur bir ailede büyüdüğüm için, bu kavramlar benim için yabancıydı. Siyasetle büyüdüm ve memuriyetin siyasetle iç içe olduğunu gördüm. Siyaset olmadan yükselmenin mümkün olmadığını düşünüyordum. Şimdi ise tamamen farklı bir dünyadayım.

Bu kadar uzun yazı yazmamın nedeni, şu an bulunduğum konumu kolay kazanmadığımı kendime hatırlatmaktır. ‘Ömer, bu başarıları kolay elde etmedin, bu yüzden bu zamanları unutma ve sıkı çalışmaya devam et’ demek istiyorum. Kolay kazanılmadı, ancak çok kolay kaybedilebilir. Bu yüzden kendime sürekli olarak dikkat etmem gerektiğini hatırlatıyorum.

2024 yılında da mutluluğun ön planda olduğu bir yıl geçirmeyi umuyorum. İnşallah, güzel ve bereketli bir yıl bizleri bekliyor olur.

Sağlıcakla kalın

Ömer Faruk Öztürk

E-bültene Abone Ol Merak etmeyin. Spam yapmayacağız.

Yazar

İnsanların hayatlarına dokunan uygulamaları geliştirmeyi seven bir iOS yazılım geliştiricisi.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.

Kayıt Ol

VEYA

Zaten üye misiniz? Giriş Yap

Giriş Yap

VEYA

Henüz üyeliğiniz yok mu? Kayıt Ol